kemalizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kemalizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Kasım 2014 Pazartesi

Atatürk, Çerkez Ethem, Kemalizm ve Stalinizm Üzerine

Bugün 10 Kasım, Atatürk’ün ölümünün yıl dönümü.
Aşağıda Atatürk ve Kemalizm üzerine biri yirmi yıldan daha fazla zaman önce (1992) diğerleri ondan daha fazla yıl önce yazılmış dört yazı var.
Bu yazıları yazdığımızda elbette 2004’ten sonra geliştirdiğimiz kavramsal araçlardan henüz yoksunduk. Bu nedenle bugün elbette kimi formülasyon ve kavramları daha farklı kullanırdık. Ama esas olarak oralarda belirtilen görüşlerin doğru olduğu ve olayların gelişimince de genel olarak doğrulandığı kanısındayız. Türkiye’de bu yazılarda belirtilen noktalara hala varılabilmiş bile değil.
Örneğin Kemalizm hala bir ideoloji olarak ele alınıyor ve tanımlanıyor; bu ideoloji de somut bir tarihsel biçimle sınırlanıyor. Bir başka örnek: Atatürk bir Bonapart olmasına rağmen hala bir Jakoben olarak tanımlanıyor.
Entelektüel ve Teorik sığlık sadece Atatürk’ün değil, Türkiye’nin sağcısı ve solcusuyla tüm akımlarının temel yapısal ve ortak özelliğidir.

9 Ocak 2014 Perşembe

Beşikçi ile Kemalizmin veya Türk Milliyetçiliğinin Ortak Varsayımları

Bugün bilimin vardığı düzeyde, kimse kalkıp balina veya yunusların balık; yılan balıklarının ise sürüngen olduğunu söylemiyor. Bugün artık ilkokula giden çocuklar bile biliyorlar ki, balıklar soğukkanlıdır, yumurtayla ürerler; balinalar ise sıcakkanlıdır ve plasentayla ürerler, yavrularını doğururlar. Yılan balıklarının ciğerleri yoktur, görünüşleri yılana benzese de bir sürüngen değil, bir balıktırlar. Buna karşılık su yılanları suda yaşasalar ve yılan balıklarına benzeseler de ciğerleriyle solurlar; iskeletleri balık değil sürüngen iskeletidir hatta kütleşmiş görünmez olmuş ayakları bile vardır.
Yani canlıların ne olduğunu anlamak için görünüşlerine, yaşadıkları yere değil; anatomilerine, yapılarına bakmak gerekiyor. Şeylerin veya canlıların görünüş ve özleri aynı değildir, hatta tamamen zıttır.
Peki, fikirler ve görüşler söz konusu olduğunda, onların görünüşleri ve özleri aynı mıdır?

10 Kasım 2013 Pazar

Atatürk ve Kemalizm Üzerine Dört Eski Yazı

Bugün 10 Kasım, Atatürk’ün ölümünün yıl dönümü.
Aşağıda Atatürk ve Kemalizm üzerine biri yirmi yıldan daha fazla önce diğerleri on yıldan daha fazla yıl önce yazılmış dört yazı var. Buün elbette kimi formülasyon ve kavramları daha farklı kullanırdık ama esas olarak oralarda belirtilen görüşlerin doğru olduğu ve olayların gelişimince de genel olarak doğrulandığı kanısındayız. 10 Kasım 2013 Pazar

(1992) Kemalizmin Yerini Ne Alacak?

Aslında ilk olan "Son Türk Devleti"nin dayanağı ve ideolojisi olan Kemalizm ömrünü doldurmuş bulunuyor. Bu ideoloji bugün hala devletin resmi dini olmaya devam ediyorsa, bu, onun insanların kafasındaki egemenliğinden, ideolojik gücünden, yaygınlığından değil; ideoloji dışı bir unsurun, Osmanlı'nın yaşayan ruhu Türk Ordusu'nun silahlarının fizik gücünden dolayıdır.

13 Eylül 2013 Cuma

12 Eylül Üzerine Düşünceler

(Bir 12 Eylül daha geçmiş. Yeni bir yazı yazmak gerekmiyor. “Güneşin altında yeni bir şey yok”. 2009 yılında yazdığımız bir yazıyla tekrar 12 Eylül’ün ele alınmasındaki metodolojik yanlışları hatırlatalım.
12 Eylül üzerine yazdığımız yazılar küçük bir kitap oluşturuyor. Bu kitap şu adreslerden indirilebilir:
12 Eylül 2013 – Demir Küçükaydın)
*
12 Eylül Nedir?
12 Eylül, Türkiye'de solun ve sosyalistlerin her kapıyı açan her sorunu açıklayan sihirli formülüdür.
60'lı yıllarda, Türkiye'nin aydınlarının henüz Marksizmle yeni tanıştıkları dönemde, "temel neden ekonomiktir" diyerek toplumsal sorunları açıklamak Marksizm sanılırdı.
12 Eylül'den sonra "temel neden 12 Eylül'dür" açıklaması demokratlığın ya da sosyalistliğin şanından sayılıyor.
Sol niye bu kadar zayıftır?
12 Eylül nedeniyle…
Türkiye'de niye demokratik özgürlükler yoktur?
12 Eylül nedeniyle…

10 Haziran 2013 Pazartesi

Erdoğan Taksim’in Mesajını Anlamıyor Değil, Çok İyi Anladığı İçin Böyle Davranıyor

Erdoğan’ın konuşmalarına ve tarih algısına dikkat edilirse, onun bütün konuşmalarının ve  çabasının CHP ile DP, AP, ANAP, AKP arasındaki çatışmanın bir devamı gibi ele alma ve tartışmayı bu mecraya çekerek bu tartışmaya hapsetme ve buradan puan toplamaya yönelik olduğu görülür. Neden böyledir? Çünkü AKP’nin temsil ettiği Politik İslam’ın bu varlık koşuludur bu çatışma ve bölünme. Ama sadece onun değil, Kemalist bürokrasinin de. Böyle yaparak, onları da tekrar ayağa kaldırmaya onlara el ve bel vermeye çalışmaktadır. Bu yeterince anlaşılamamaktadır. Erdoğan’ın durumu ve Taksim’de ortaya çıkan hareketi anlayamadığı için böyle yaptığına ilişkin yorumlar yapılmaktadır.
Aslında Eroğan tam da tehlikeyi gördüğü ve durumu anladığı için böyle davranmaktadır. Çünkü Kemalizm ve Politik İslam aynı madalyonun iki yüzüdür. Politik İslam’ın Kemalizm’e; Kemalizm’in Politik İslam’a hava gibi, su gibi ihtiyacı vardır. Bunun tarihsel ve sınıfsal kökleri çok derindedir. Erdoğan içgüdüsüyle, sorunun böyle koyuluşu dışında başka bir varoluş koşulu olmadığını gördüğü için varoluş koşulu olan çelişkiyi işleyerek yeni ortaya çıkan tohum halindeki bölünmeyi henüz küçükken ezmeye çalışmaktadır.