Soma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Soma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Mayıs 2018 Pazar

Soma, “İş Kazaları”, Mutlak Devlet ve Kapitalizm


Soma çocukluğumun geçtiği, kişiliğimin şekillendiği yerdir.
Çocukluğum bu madenci kasabasında, maden işçileri arasında geçmişti. Biz işçi çocukları, kömür kamyonlarının seslerinden hangi marka olduğunu bilme ve kimin olduğunu çıkarma oyunları oynardık. Yıllar sonra Emil Zola’nın Germinal romanını okuduğumda çocukluğumun dünyasına geri dönmüş gibi olmuştum.
Maden İşçileri ocakta, kafalarındaki kasklarının önüne, bir lamba takarlar. O lambanın enerjisi bellerindeki aküden gelir. İşçi ocağa girmeden önce, kendi markasını verip bir lamba alır. İşten çıktığında da teslim eder markasını alır. Bu akülerin her gün bakımı ve yeniden şarj edilmesi gerekir. Babam bu işin yapıldığı “lambahanede” ustabaşıydı.
Önceleri maden ocaklarında (benim çocukluğumda hala özel ocaklarda da) karpit lambası kullanılırdı. Bir devlet işletmesi olan o zamanın Garp Linyitleri İşletmesi’nde ise elektrikle çalışan modern lambalar.
Özel ve devlet işletmeleri arasında lambalarda yansıyan fark, aslında iş koşullarının tümünde görülebilirdi.

7 Kasım 2014 Cuma

Sosyalist ve Demokratların Temel Sorunu

Ciddi devrimciler karşı tarafı suçlamazlar. Kendi hataları üzerine yoğunlaşıp kendi cephelerindeki yanlışlarla mücadeleyi başa koyarlar. Siz hiç Lenin’in, Marks’ın veya başka büyük bir devrimcinin karşı tarafı iknaya yönelik, onları eleştiren veya değiştirmeye çalışan bir yazısını gördünüz mü? Göremezsiniz. Çünkü onlar zaten karşıdadır, ortadaki bir savaştır ve onlar kendi görevlerini; çıkar ve konumlarına uygun olanı yapmaktadırlar. Onlara karşı eleştiri silahı kullanılmaz, onların siyahlarının eleştirisi yapılır. Eleştiri silahı bizim taraftakilere karşı kullanılacak bir silahtır. Güçleri değil; yanlışları, fikirleri ortadan kaldıran bir silahtır eleştiri. Bu nedenle “fıtratı gereği” eleştiri düşmana karşı kullanılamaz.
Bizler, yani sosyalistler, demokratlar görevimizi yapıyor muyuz? Esas soru budur?
Gerçekten doğru bir programı savunuyoruz muyuz? Gerçekten doğru bir stratejimiz var mı? Doğru, taktikler, örgüt ve mücadele biçimlerine sahip miyiz? Parola ve bayraklarımız doğru mudur? Zinciri sürükleyecek doğru bir ana halkayı yakalayabiliyor muyuz?

24 Mayıs 2014 Cumartesi

301 Kara Tabut Önerisi – Fikri Takip

Pazar günü yapılacak miting için yapılan “301 Kara Tabutla Sesiz, Pankartsız Bir Uğurlama” önerisi çok büyük destek görüyor ama zamanın sınırlılığı ve böyle bir öneriyi destekleyen ve beğenenlerin örgütsüzlüğü nedeniyle gerçekleşemeyebilir ama insanlar yaratıcılıklarını koyar son bir çaba gösterirlerse hala gerçekleşebilir. Bunun için gelişmeleri aktarayım.
Aslında fikir bana ait değildi. Evveli gün yürüyüş yaparken bir tanıdığıma rastladım, her zamanki gibi politik gelişmeleri, tekrar ölümlerin başlamasını; bildiğimiz gördüğümüz olayları konuşurken, söz Pazar günü yapılacak mitinge gelince, arkadaş, benim de yeni tanıdığım bir arkadaşının böyle bir fikri olduğundan söz etti. Benim de ilgimi çekti.
Kimi forumlara katılıp faaliyetlerini izleme ve dışarıdan destek olmaya çalışma dışında örgütlü bir insan olmadığımdan doğrusu somut ve pratik bir öneri olarak değil de genel olarak, böyle yaratıcı biçimlere ihtiyaç var anlamında, bir yazıda kullanılabileceğini düşünerek, “bu fikri bir yazımda işleyebilirim dedim bana aktaran arkadaşa.

23 Mayıs 2014 Cuma

Pazar Mitingine Öneri: 301 Kara Tabutla Sesiz, Pankartsız Bir Uğurlama

Türkiye tarihinin en büyük işçi katliamında yitirdiğimiz kardeşlerimiz için, DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin ortaklaşa 25 Mayıs Pazar günü saat 12.00’de Kadıköy’de “Kaza Değil Cinayet, Taşeron Ölüm Demektir Yasaklansın” şiarıyla bir miting yapacaktır.
Bu mitinge ilişkin aşağıda bir önerimiz bulunmaktadır. Bunu ilgililerin, örgütlerin dikkate alarak derhal bu yönde bir hazırlık yapmasını dileriz.
Bu mitingin bu biçimiyle bu işçi katliamının büyüklüğüyle tam bir zıtlık içinde, sırayla sol örgütlerin resmigeçit yaptığı, ya da kendi deyişleriyle “görücüye çıktığı”; küçük katılımlı bir miting olması çok büyük olasılıktır.
Türkiye’nin en büyük şehrinde, en büyük işçi katliamını protesto için yapılacak bir miting ve uğurlamanın, olayın çapına uygun bir büyüklükte geçmesi gerekir.
Ayrıca böyle mitinglerle ülkedeki atmosferi ve politik dengeleri değiştirmek ve etkilemek mümkün değildir.

18 Mayıs 2014 Pazar

Parklara Dönerken - Forumlar ve Soma

Bugün aslında (“Forumlar Buluşmalarının Gündemlerinin Belirlenişlerinin Yanlışları” başlıklı yazımızla gündemlerinin hazırlanmasının yanlışlarına değindiğimiz) “İstanbul Forumlar Buluşması” yapılması ve aynı zamanda Kadıköy’deki Yoğurtçu Parkı’na dönüş planlanıyordu.
Ancak Soma’daki maden katliamı nedeniyle “İstanbul Forumlar Buluşması” ve diğer müzik vs. etkinlikleri ertelendi, onun yerine "İstanbul Gezi Forumları 'Soma' İçin Buluşuyor, Soma'yı Tartışıyor" başlıklı uzunca bir forum yapılmasında anlaşıldı.
Yayınlanan afişte şunlar okunuyor:
“Gezi Forumları Dayanışması, Soma'daki işçi katliamının ardında yatan tüm gerçeklerin ve sorumluların ortaya çıkarılmasının sonuna dek takipçisi olmaya kararlı herkesi, tüm forumları ve Gezi bileşenlerini, Soma gündemiyle toplanmak üzere 18 Mayıs Pazar günü saat 13.00’da Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda ortak foruma çağırıyor. Yaşanan vahşete kayıtsız kalmıyor, ‪#‎SomayaSahipCikiyoruz”
Bugün ayrıca 19’dan sonra Kadıköy’deki forumlar, bulundukları mahallelerden çıkarak 21.00’de Kadıköy İskelesi’de buluşacaklar ve orada da Soma’dan gelenler bilgi aktarımında bulunacak.

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Kaynağından Bilgiler

Soma’da gerçek durum nedir? Kaç kişi öldü, kaç kayıp var? Ölenler hangi köyler ve kasabalardandı. Her biri kaç kişiye bakıyordu. Yaşları neydi? Toplumsal konumları nelerdi? Gibi daha yüzlerce soru var ve bizler bunların hiç birini bilmiyoruz?  Ne devletten, ne sermayeden böyle şeyler beklenemez. Yine de bir parça bilgi kırıntısına bağımsız örgüt veya grupların veya kişisel sorumluluk ve girişimle gelmiş olanların yazdıklarından ulaşabiliyoruz. Ebset bunlar dra bir izlenim olmanın ötesine geçmezler ama gerçek durum hakkında daha doğruya yakın bir resim sunma ihtimalleri her zaman daha fazladır. Çünkü genellikle iktidanr ve parayla ilişki dışından bilgilerdir. Bu gibi bilgileri paylaşmak gerekiyor.
Böylece alternatif bir haberleşmenin tohumları atılabilir belki.
Aşağıda Kıvılcımlı sempozyumu Grubuna bir üye tarafından yollanmış izlenimleri aktarıyorum. Okunuşu kolaylaştırmak için, maillerde en altta ve en eski olan burada en üste alındı. Herkesin böyle bilgiler göndermesi; özellikle madende çalışanlardan ve uzman mühendis ve personelden kaynak bilgiler alınması dileğiyle.
Gerçek devrimcidir, Gerçek bizi rahatsız ediyorsa sorun bizdedir.

14 Mayıs 2014 Çarşamba

Soma, “İş Kazaları”, Mutlak Devlet ve Kapitalizm

Soma çocukluğumun geçtiği, kişiliğimin şekillendiği yerdir. Çocukluğum bu madenci kasabasında, maden işçileri arasında geçmişti. Biz işçi çocukları, kömür kamyonlarının seslerinden hangi marka olduğunu bilme ve kimin olduğunu çıkarma oyunları oynardık. Yıllar sonra Emil Zola’nın Germinal romanını okuduğumda çocukluğumun dünyasına geri dönmüş gibi olmuştum.
Maden İşçileri ocakta kafalarındaki kasklarının önüne bir lamba takarlar. O lambanın enerjisi bellerindeki aküden gelir. İşçi ocağa girmeden önce, kendi markasını verip bir lamba alır. İşten çıktığında da teslim eder markasını alır. Bu akülerin her gün bakımı ve yeniden şarj edilmesi gerekir. Babam bu işin yapıldığı lambahanede ustabaşıydı.
Önceleri maden ocaklarında (benim çocukluğumda özel ocaklarda da) karpit lambası kullanılırdı. Bir devlet işletmesi olan o zamanın Garp Linyitleri İşletmesi’nde ise elektrikle çalışan modern lambalar.
Lambalarda yansıyan fark aslında iş koşullarının tümünde görülebilirdi.