Karayılan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Karayılan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Şubat 2017 Pazartesi

#HAYIR’sız Gelişmeler - Kötü Kokular Geliyor

Bu aralar #HAYIR cephesinde iki ay öncesinin moral bozukluğu aşılmış, kendine güven ve Referandumda bir başarı beklentisi yaygınlaşmış bulunuyor.
Bu elbet olumlu bir gelişmedir, ama bu eğilimin bir anda tersine dönme ihtimali ortadan kalkmış değildir. Hele son bazı gelişmeler alarm zillerini çaldırıcıdır.
Bu nedenle, #HAYIR Meclisleri gibi aşağıdan örgütlenmelerin, #HAYIR cephesinin nasıl daha iyi örgütlenebileceği gibi sorunları; yine bu bağlamda karar almanın bir yöntemi olarak OYDAŞMA’yı açıklamaya kısa bir ara vererek, kötü kokular yayan gelişmelere dikkati çekmek gerekiyor.
Er(doğan+genekon) ittifakı iktidarda kalmak için akla gelebilecek ve gelmeyecek her türlü provokasyonu yapmaya; her türlü cinayetleri işlemeye hazırdırlar. Yeter ki, imkân ve hareket alanı bulsunlar. Bunu yapabilecek operasyonel güç ve olanakları var. Onları tek sınırlayan, güç dengeleridir. Bu nedenle, uygun dengeleri bulduğunda referandumdan önce Erdoğan’ın her yolu deneyeceğinden emin olunabilir.

15 Aralık 2015 Salı

Strateji Bağlamında “Hendek Siyaseti” Nasıl Açıklanabilir?

(Günlerdir genel olarak Strateji ve Taktik üzerine yazıyoruz. İlerde Strateji ve taktikler konusunda geçmiş tartışmaları ve dersleri; sonra da bugünün Strateji ve Taktiklerini ele almayı planlıyoruz. Ama şu sıra çok büyük önem kazanmış bulunan “hendek siyaseti” denilen gelişmeleri de göz önüne alarak, aktüel bir sorundan hareketle Strateji ve Taktik ilişkisini ele alalım. Hendek siyaseti ya da taktiği, adı üstünde bir taktik; bir mücadele biçimidir. Her taktik hizmet ettiğini iddia ettiği strateji bağlamında değerlendirilmelidir. Strateji ve program konusunu ele almadan, sanki aynı program ve stratejide anlaşılıyormuşçasına bu taktiği veya mücadele biçimini eleştirmenin hiçbir anlamı olmadığını; belli bir strateji ve program içinde onun bir rasyonalitesi olduğunu ve olabileceğini somut olarak görelim. Ama önce biraz geçmişe gidelim.)

17 Ağustos 2015 Pazartesi

İsyanla Oynanmaz

Gencecik bir devrimciydim. Hikmet Kıvılcımlı’nın çıkaracağı Sosyalist gazetesine Yazı İşleri Müdürü olacaktım. Yani gazetedeki yazılar için davalar açıldığında gönüllü olarak içeri girme işini üstlenecektim ki gazete varlığını ve yayınını sürdürebilsin. Bunun için gazeteyi teknik olarak çıkaracak olan Orhan Müstecaplıoğlu'yla birlikte, tanıştırılmak üzere Hikmet Kıvılcımlı’nın evine gitmiştik.
Gencecik bir devrimci olarak Hikmet Kıvılcımlı ile Orhan Müstecaplıoğlu’nun aynı görüşleri savunduğunu sanıyordum. Elbet Kıvılcımlı’nın kitaplarındaki yazılar ile Müstecaplıoğlu’nun hazırladığı, Sosyalist gazetesinin çıkacağını duyuran afişler arasında bir uyumsuzluk olduğunu hissediyordum; ama bunu bir vurgu veya meşrep farkı gibi algılıyordum.

12 Ağustos 2015 Çarşamba

PKK’ya Açık Mektup: PKK Derhal Tek Taraflı Ateşkes İlan Etmelidir

Bugün gazetelerde, Selahattin Demirtaş’ın çağrısı yer alıyor. Örneğin BBC Türkçe “Demirtaş: Hükümetin operasyonlarına da PKK’ya da dur diyoruz” başlığıyla canlı olarak vermiş.
Arabulucular böyle davranabilirler. Bu anlaşılabilir. Zaten HDP’nin esas misyonu da şimdiye kadar arabuluculuk, hatta tam arabuluculuk bile değil, esas olarak postacılık oldu.
Demirtaş’ın çağrısı iyi niyetli ve güzel olabilir. Ancak biz iki taraflı değil, tek taraflı ateşkes öneriyoruz. Hükümet elbette silahlarla saldıracaktır. Biz de ona karşı ateşkesle saldırmalıyız.
Bilineni bir kez daha tekrarlayalım.
Çağrılarla karşılıklı ateşkes olmaz.
Peki, ne zaman olur?
Karşılıklı ateşkes ancak savaşın ve sıcak çatışmaların iki tarafın da amaçlarına hizmet etmediği zaman olur.
Bugün Türk devletinin başında bulunun sarayda oturan sultanın ateşkesten çıkarı var mı?
Yok.