17-18 Ekim 2014 tarihlerinde, Mimar Sinan Üniversitesi
Sedat Hakkı Eldem Oditoryumu’nda Marksizm'in
ve Sosyalizmin Sorunları konulu iki gün sürecek iki Sempozyum yapılacaktır.
17 Ekim 2014 Cuma günü, Marksizm'in Sorunları tartışılacaktır.
18 Ekim 2014 Cumartesi günü Sosyalizmin Sorunları; diğer bir değişle Eşitlikçi ve Dayanışmacı Bir Toplum İçin Mücadelenin ve Bu Yöndeki Toplumsal Hareketlerin Sorunları
tartışılacaktır.
Sempozyumların konuları
birbiriyle ilişkili olmakla birlikte; birbirinden ayrıdırlar ve bu nedenle de
tamamen bağımsız ve ayrı olarak iki ayrı Sempozyumda ele alınacaktır.
Çünkü konuların özneleri,
nesneleri ve muhatapları farklıdır.
Marksizm, tarihin ve toplumun hareket yasalarını inceleyen
bilimdir. Akademik disiplinin “Sosyoloji” veya “Toplum Bilim” dediği alanı ele alır.
Dolayısıyla Marksizm'in Sorunları Sempozyumu’nda Konu:
bizzat bu bilimin kendisi; yani
kavramları ve teorileridir.
Öznelerin (bildiri
sunacakların) ve Muhataplarının
(tartışmacıların veya hedef kitlenin) Marksist olacağı varsayılır.
Ancak bu ifadeler Sempozyuma Marksistler katılabilir gibi
bir idari veya biçimsel sınırlama gibi anlaşılmamalıdır. Elde Marksizm’i ölçen
bir alet olmadığına göre “Marksizm’in Sorunları”nı
sorun ya da merak eden herkes katılabilir. Sempozyum, Marksizm'in sorunlarını sorun etmek; onları incelemek ve tartışmak
amacındadır. Ve olayın mantığı (“eşyanın
tabiatı”, “fıtratı”) gereği, Marksizm’in kendisini bir sorun olarak
görenlerin Marksizm’in Sorunlarını
sorun etmesi normal koşullarda düşünülemez. Tıpkı eşitlikçi ve dayanışmacı bir
toplum amacı ve idealine sahip olmayanların; hatta böyle bir topluma karşı
olanların, Eşitlikçi ve Dayanışmacı bir toplum uğruna mücadelenin sorunlarını
sorun etmemesi gibi.
*
Diğer bilimlerde bilimin kendisi ile bilimin konusu
arasında Marksizm’deki gibi bir ilişki yoktur. Örneğin fizik biliminin kendisi
kendisinin konusu değildir; çünkü fizik biliminin evrimi fiziksel bir olay
değildir; mantıksal ve metodolojik (yani düşüncenin hareketine ilişkin) veya
toplumsal bir olaydır.
Ama Marksizm söz konusu olduğunda durum tamamen farklıdır.
Marksizm’in konusu toplumsal süreçler olduğu gibi; Marksizm'in evrimi ve
sorunları da bizzat toplumsal bir olay olduğundan dolayı; kendisi ve kendisinin
evrimi aynı zamanda kendisinin konusudur. Yani Marksizm'in Sorunları Sempozyumu
bir bakıma Marksizm'in kendi üzerine düşünmesi; kendi sorunlarını tartışması ve
gözden geçirmesi; kendini acımazsızca eleştirmesi olarak da tanımlanabilir.
Elbet bu gözden geçirme son duruşmada tarihin ve toplumun
olgularıyla ölçülmek durumundadır. Ama burada olgulardan ziyade, olguları
açıklamakta kullanılan kavramların, yöntemlerin ne ölçüde doğru, kapsayıcı ve
açıklayıcı araçlar olduğu esas konudur.
Örneğin Fizikçiler, yeni olgular ışığında birçok bilimsel
sempozyumlar vs. yapıp, bütün bilinen olguları bir tek temel teoride
toplayabilecek açıklamalar üzerine tartışmalar yürütüyorlar. Yine bir örnek
olarak, galaksileri bir arada tutan çekim gücünü açıklayabilmek için, örneğin Karanlık Madde kavramı veya çekim
yasasının modifiye edilmesi gibi farklı açıklama denemeleri tartışılıyor.
Bu tartışmalarda olgulardan ziyade, o olguları açıklamakta kullanılan kavramların tartışılması ve olguların ışığında kontrolü söz konusudur. Bu gibi tartışmalarda olguların ve sorunların bilindiği var sayılır.
Bu tartışmalarda olgulardan ziyade, o olguları açıklamakta kullanılan kavramların tartışılması ve olguların ışığında kontrolü söz konusudur. Bu gibi tartışmalarda olguların ve sorunların bilindiği var sayılır.
Marksizm'in Sorunları Sempozyumu’nda ister istemez
olguların büyük ölçüde bilindiği varsayımından hareket edileceği var
sayılabilir.
Özetle Marksizm'in Sorunları Sempozyumu’nda amaçlanan,
Marksizm'in; yani Tarihin ve Toplumun gidiş yasalarını inceleyen bilimin,
yönteminin, kavramlarının, tarihin ve toplumun mihenk taşına vurulması ve ne
gibi sorunlarının olduğunun en azından bir
bilançosunun çıkarılmasıdır.
Eğer Sempozyum gereken ilgiyi görür ve başarılı olursa,
bilançosu çıkarılan bu sorunlar, genelliğine ve önemine göre bundan sonraki
Sempozyumların konularını oluşturacak; gelecekte yapılması düşünülen
Sempozyumlarda, bu genel bir bilançosu çıkarılmış sorunlar daha derinliğine
işlenecek ve mercek altına yatırılacaktır.
*
Bir bilimin ilerlemesi için, o bilimin temel sorunları
üzerine ortak bir tartışma yürüten bir “çevre”nin varlığı hayati önemdedir.
19. yüzyılın sonunda, hatta Ekim Devrimi’ne kadar olan
dönemde, iyi kötü birçok ülkedeki önde gelen Marksistlerin ortak tartışma
yürüttüğü örgütler (örneğin Birinci
Enternasyonal) veya yayınlar (örneğin Neue
Zeit) vardı.
68 hareketi de benzeri bir eğilimi canlandırmış, dünyanın
birçok yerindeki Marksistler ve sosyalistler iyi kötü ortak bir tartışma
yürütür olmuşlardı. Örneğin New Left
Review, Monthly Review, Socialist Register gibi dergiler böyle bir işlev
görüyorlardı.
Ancak bugünün dünyasında teorik sorunlar 68’lerin
dünyasıyla bile kıyaslanmayacak ölçüde birikmesine ve büyümesine rağmen, ortada
bu işlevi görecek ne bir örgüt, ne bir platform, ne bir yayın ne de ciddi bir
tartışma bulunmamaktadır. Buna bağlı olarak yol açıcı eserler de
görülmemektedir.
Sorun tek tek ülkeler açısından da farksızdır. Tipik bir
örnek olarak Türkiye ele alınabilir. Türkiye’de 60’lı yıllarda bütün
Marksistler aynı yayın organlarını okuyorlar aynı konuları tartışıyorlardı.
Bugün ise böyle bir durum hayal bile edilemez hale gelmiştir. Her küçük
Marksizm iddialı parti, çevre veya grubun kendi iç dünyasına yönelik yayınlar
bulunmakta; bunların çoğu da onu çıkaranların taraftarlarınca, hatta bizzat
çıkaranlarca bile okunmamaktadır. Üstüne üstlük, her birinin tartıştığı konular
farklıdır. Adeta birbirine karşı su sızdırmaz bir kastlaşma söz konusudur.
Bu yokluk ile Marksizm'in son yıllarda yaşadığı, üzerine
ölü toprağı atılmışlık arasında bir ilişkinin varlığı görmezden gelinemez.
Bu duruma Türkiye’de olsun bir son vermek için, Marksist
olma iddiasını hala sürdürenleri, en azından Marksizm'in sorunlarının neler olduğu üzerine bir tartışmaya çekmek
ve böyle bir tartışma için bir platform ve olanak sunmak bir başlangıç noktası
olabilir.
Zaten neredeyse her biri içine dönük kapalı kastlar
durumundaki Marksistleri, Marksizm’in sorunlarının neler olduğu üzerine bir
konudan başka bir konuda ortaklaştırmak da olanaksızdır.
Bu nedenle konu: Marksizm'in Sorunları’dır.
Marksizm'in sorunlarının neler olduğu konusunda söyleyecek
sözü olan herkesi bu Sempozyum'a bildiri sunmak veya tartışmalara katkıda
bulunmak üzere katılmaya çağırıyoruz.
Sempozyuma katılarak, “Marksizm’in şu şu sorunları vardır”
veya “şunlar sorun değildir” şeklindeki tezlerinizi, diğer Marksistlerle
tartışınız onların eleştirilerine karşı savununuz ve başka sorun sıralamalarına
karşı eleştirilerinizi dile getiriniz.
*
Sosyalizmin Sorunları’na gelince.
Sosyalizm derken Eşitlikçi
ve Dayanışmacı Bir Toplum Uğruna Mücadelenin ve Bu Yöndeki Sosyal Hareketlerin
Sorunlarını kastediyoruz.
Sosyalist olmak için bir Marksist olmak gerekmez. Bir
Müslüman, bir Hıristiyan, bir Alevi, bir Anarşist, bir Feminist, bir Ütopyacı,
bir Çevreci, bir “insan hakları aktivisti”; hatta hiçbir politik veya ideolojik
angajmanı bulunmayan, hiç okumamış bir insan da pek ala eşitlikçi ve
dayanışmacı bir toplum idealine sahip olabilir ve kendi meşrebince bunun için
mücadele edebilir; bu yöndeki mücadelenin sorunlarını sorun edebilir.
Dolayısıyla “Marksizm'in
Sorunları Sempozyumu”ndan farklı olarak “Sosyalizmin Sorunları Sempozyumu”nda öznelerin, konuların ve
muhatapların çok daha geriş bir spektrumu kaplayacağı veya kaplaması gerektiği
var sayılabilir. Özetle sosyalizmin sorunlarını sorun edecek ve tartışacak her
görüşten insan olabilir. Yeter ki eşitlikçi ve dayanışmacı bir topluma ulaşmak;
bunun için mücadele etmek diye bir derdi olsun.
Bütün eşitlikçi ve dayanışmacı bir toplumu dert
edinenleri, bu uğurdaki mücadelenin ve
hareketlerin sorunları üzerine ortak bir tartışmaya çekebilmek de “Sosyalizmin Sorunları” başlıklı ikinci
Sempozyumun temel amacıdır. Muhatapları ve özneleri sosyalizmin sorunlarını
sorun edenlerdir. Bu da elbette mekanik veya idari bir sınırlama olarak değil,
mantıksal bir çerçeve olarak anlaşılmalıdır. Yoksa kimsenin elinde kimin ne
kadar sosyalist olduğuna dair bir “sosyalistlik ölçer” yoktur.
Ayrıca böylesine ayrı düşmüş ve kendi çok özel gündemleri
olan sosyalistleri başlangıçta bir araya getirecek, bundan başka ortak bir
tartışma konusunu da bulmak olanaksızdır.
Eğer Sempozyum başarılı olur çok farklı çevreler, akımlar,
inançlardan sosyalistler bu tartışmaya başlayabilirlerse, bundan sonraki
sempozyumlar da yine bu sempozyumda belirlenen sorunların daha ayrıntılı bir
tartışması biçiminde devam edebilir.
Bütün bu özellikleri göz önüne alındığında, bu iki sempozyumun
da aslında Marksistlerin ve Sosyalistlerin gündemlerinde hangi konuların
bulunması gerektiği; bu konuların nasıl bir öncelik sırasına göre ele alınması
gerektiği üzerine bir tartışma olduğu; kısaca aynı zamanda bir “Gündem Tartışması” olduğu görülür.
Yani bir bakıma bu iki Sempozyum, her iki konuda da ortak
tartışmaların ve dolayısıyla gelecek sempozyumların gündemini belirleyecek
demektir.
Birinci Sempozyum için Marksistleri; ikinci Sempozyum için
eşitlikçi ve dayanışmacı bir toplum için mücadele edenleri ve böyle bir derdi
olanları tezlerini, görüşlerini, sunmaya ve tartışmaya çağırıyoruz.
*
Sempozyumların işleyişi ve katılım şöyle olacaktır:
Bu sempozyumlara bildiri sunmak amacında olanların, 15 Eylül Tarihine kadar,
·
Kısa bir biyografi;
·
Sunacakları bildirinin başlığı;
·
İçeriğine ilişkin en azından bir paragraflık bir
açıklamayla
adresine başvuruda bulunmaları veya haber vermeleri
gerekmektedir.
Ayrıca 30 Eylül 2014
tarihine kadar
·
En az 10.000 vuruşluk bir bildiriyi,
Adresine iletmelidirler.
Her bir Sempozyumda en
çok altı (6) bildiri
tartışılacaktır.
Daha az bildiri sunulması koşullarında kalan zaman bildiriler arasında eşit olarak
dağıtılacaktır.
Altıdan çok bildiri gelmesi halinde:
·
Başvurular değil ama bildirilerin yollandığı tarihe göre
ilk yollanan altı bildiri öncelik alacaktır.
·
Diğer bildiriler sadece mail grubunda tartışılacak ve bütün bildiri ve tartışmalar da
dijital olarak yayınlanacaktır.
Sempozyumda:
·
Bildiri sunanlar, kendilerine ayrılan zamanı nasıl kullanacaklarına, yani
sunum ve tartışmaya ne kadar ve hangi oranlarda zaman ayıracaklarına kendileri karar vereceklerdir.
·
Bildiri sunuşlarının
sırası kura ile belirlenecektir.
·
Yollanan bütün bildiriler, önceden Marksizm’in
ve Sosyalizmin Sorunları Mail Grubu’nda da yayınlanacak ve tartışmaya
açılacaktır.
Böylece Sempozyuma gerek bildiri sunacakların; gerek
dinleyici ve tartışmacı olarak katılacakların ön hazırlıkla gelmesi
amaçlanmaktadır.
Bu tartışmalara katılmak için
marksizm-ve-sosyalizmin-sorunlari+subscribe@googlegroups.com
adresine boş bir e-mail yollamak yeter.
marksizm-ve-sosyalizmin-sorunlari+subscribe@googlegroups.com
adresine boş bir e-mail yollamak yeter.
Gruptaki tartışmalar
kamuya açık olacaktır ama tartışmalara
ancak grup üyeleri katılabilecektir. Elbette isteyen herkes gruba üye
olabilir.
Tartışmalarda teknik kontrol dışında (spam, reklam, virüs
vs.) herhangi bir moderasyon
yapılmayacaktır.
Sempozyum öncesinde bütün
bildiriler ve tartışmalar dijital olarak derlenecek ve Sempozyum’da herkesin
emrine amade kılınacaktır.
Eğer imkân bulunursa
bildiriler sempozyum tarihinde kitap olarak da yayınlanmaya çalışılacaktır.
Sempozyum boyunca sunum ve tartışmalar videoya alınacak ve İnternete koyulacaktır.
Ayrıca imkân olursa canlı
yayın ve katılım olanakları da araştırılacaktır.
Elbette sözlü sunum yapma imkânı olmayan veya yapmak
istemeyenler sadece yazılı olarak bildiri sunup mail grubunda görüşlerini
tartışmaya açabilirler.
Tüm Marksistleri ve Sosyalistleri Sempozyumlara katılmaya
ve katkı sunmaya davet ediyoruz.
30 Temmuz 2014 Çarşamba
Marksizm ve Sosyalizmin Sorunları Sempozyumu Hazırlama
Girişimi
E-Mail:
Blog:
Mail Grubu:
Twitter:
Facebook Etkinlik
Facebook Grup:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder